Travmatik olay, doğrudan yaşanmış veya tanık olunmuş durumların yanı sıra dolaylı olarak gözlemlenen ya da mesleki bağlamda deneyimlenen, gerçek ve sarsıcı bir şekilde ölüm tehlikesi, ağır yaralanma veya cinsel saldırıya maruz kalma şeklinde tanımlanır (1). Doğal afetler, taciz, tecavüz, çatışma, terör, işkence ve savaş gibi travmatik olaylar, insanları çaresizlikleriyle, kırılganlıklarıyla ve ölüm gerçeğiyle yüzleştirir. Travma yaşayan kişiler, olayın başlarına gelebileceğini hiç düşünmediklerini ve olay sonrasında güvensiz, korunmasız hissettiklerini dile getirirler. Bu tepki, 'incinmezlik yanılsaması' olarak bilinir; kişi birçok insanın zarar gördüğünü bilse de, böyle bir durumla kendisinin karşılaşacağına inanmaz (2). Travmatik olaylar, bireyin yaşamını 'öncesi' ve 'sonrası' olarak ikiye böler; hem kişisel hem de çevresel bağlamda birçok şeyi köklü bir şekilde değiştirir (4). Bu tür deneyimler, bireylerin yaşam olaylarına uyum sağlama becerilerini de zayıflatır. Ani ve ezici nitelikteki travmatik yaşantılar, genellikle korku, kaygı, geri çekilme ve kaçınma gibi tepkilere yol açar (2).
Travmatik yaşantıların fiziksel etkilerinin yanı sıra anksiyete, depresyon, alkol ve madde bağımlılığı, intihar düşünceleri ve travma sonrası stres bozukluğu gibi çeşitli psikolojik sonuçlar da gözlemlenebilir. Ancak, bu olumsuz etkilerin yanında travma deneyimi, kişinin yaşamına anlam katma, ilişkilerini güçlendirme ve kişisel olarak daha güçlü hissetme gibi olumlu değişimlere de yol açabilir. Kişinin travmatik bir olaydan sonra, öncesine kıyasla daha güçlü bir hale gelmesi ise 'Travma Sonrası Büyüme' olarak adlandırılır (5).
Travma sonrası büyüme, kişinin yaşadığı travmatik olay sonrasında, yaşamının belli başlı alanlarında öncekine oranla daha iyi işlevsellik göstermesi ve kişinin kendi potansiyelini daha iyi ortaya çıkarmasıdır (4). Bu kavram aslında bizlere çok yabancı bir kavram değil. Öyle ki acının insan üstündeki olumlu değişikliklerini kimi zaman ‘düştüğün yerden bir avuç toprakla kalk’ gibi atasözleriyle, kimi zaman Nietzsche gibi düşünürlerden ‘öldürmeyen acı güçlendirir’ gibi fikirlerle pek çok kez işitmişizdir. Travma sonrası büyümenin her travmatik deneyim sonrası gerçekleşeceğinden bahsetmek mümkün değildir fakat travma sonrası büyümenin oluşmasında bazı faktörlerden söz edilebilir. Kişinin bireysel özellikleri (baş etme stratejileri, kendine güveni) ve çevresel kaynakları (sosyal destek, maddi kaynaklar) travma sonrası büyümenin düzeyini etkilemektedir (5).
Kişinin psikolojik dayanıklılığı, iyimserlik, olaylara esprili yaklaşabilme ve olumsuz olaylarda olumlu bir taraf bulma yeteneğinin de travma sonrası büyümeyi destekleyen kaynaklardan olduğu görülmektedir (4). Kişi travmatik olay sonrası durumla baş etmek ve problemi çözmek için aktif rol oynayıp olumlu yeniden değerlendirme yaparak stresli olayın anlamını yeniden değerlendirebilir, kendisini, ilişkilerini ve önceliklerini gözden geçirerek büyümenin ortaya çıkmasını mümkün hale getirebilir (2).
Travma sonrası büyümenin ele alındığı bir çalışmada (3) travma sonrası kişilerin üç boyutta olumlu değişiklikler rapor ettiği belirtilmiştir. Birinci boyut olarak kişiler kişilerarası ilişkilerinde gelişmeler yaşadıklarını, örneğin arkadaşlarına daha çok değer vermeye başladıklarını, daha yardımsever olduklarını ve kendilerini diğer insanlara daha yakın hissettiklerini ifade etmişlerdir. İkinci olarak kişiler, kendi bakış açılarının değiştiğini yani kendilerini daha dayanıklı gördüklerini, kendilerini güçlü algılamalarının yanında kırılganlıklarını kabul ettiklerini iletmişlerdir. Üçüncü boyut olarak ise yaşam bakışları ve felsefelerinin değiştiklerini iletilmişlerdir. Örneğin kişiler olay sonrasında yeni bir güne başlamanın kıymetini bilip yaşamın önceliklerini düzenleyebilmekteydiler (4).
Literatürde travma sonrası büyümeyi etkileyen değişkenler üzerine araştırmalar mevcuttur. Bazı çalışmalar demografik özelliklerin kişilerin travma sonrası büyüme üzerinde etkili olduğunu göstermektedir. Örneğin bazı azınlık üyelerinin azınlık olmayanlara kıyasla daha fazla büyüme gösterdiği; azınlık grup üyelerinin sosyo-ekonomik seviye açısından daha dezavantajlı olmaları ve günlük hayatta daha fazla stresörle karşılaşmaları nedeniyle baş etme özelliklerinin güçleniyor olabildiği vurgulanmıştır (2). Bunun yanında travmatik olayın şiddetinin büyümeyi etkilediği ve kayıp ne kadar büyük algılanıyorsa, büyümenin o kadar fazla olduğu öne sürülmektedir. Yakınını kaybeden 146 kişi üzerinde yapılan çalışmada birinci derece yakınını kaybeden kişinin ikinci dereceden yakınını ya da arkadaşını kaybedene göre daha fazla büyüme gösterdiği bulunmuştur (2).
Kriz sonrası duygu dışavurumunun arttırılması travma sonrası büyümeyi belirleyen bir diğer faktör olarak görülür. Foa’ya göre olumsuz duyguların ifade edilmesiyle birlikte kişilerin bu duygulara karşı hassasiyetini azaltmakta ve olumlu duyguların işlenebilmesine olanak sağlamaktadır (2).
Kişilerin kendilik ve dünya ile ilgili varsayımlarını derinden etkileyen travma kavramı genellikle olumsuz yönleri ile ele alınan bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun yanında son zamanlarda travma sonrası büyüme üzerine yapılan çalışmaların artmasıyla birlikte travmatik yaşantı sonrası kişilerin kendileri ve etrafları hakkında varsayımlarını yeniden ele alarak, ilişkilerini gözden geçirerek ve incinebilirliklerini kabul ederek yaşadıkları travmatik olay üstünde daha ileriye yol alarak kendilerini geliştirebildikleri görülmektedir (4). O’Leary ve Ickovics’e (1995) göre kişiler travmatik olay sonrası üç şekilde yaşama devam ederler. Eğer kişiler olayı atlatıp sadece kurtulan olurlarsa (survival) olaydan önceki işlevsellik düzeylerinden daha düşük düzeyde yaşamlarına devam ederler. Eğer kişiler olaydan sonra iyileşirlerse (recovery) eski dönemdeki işlevselliklerine geri dönerler fakat eğer kişiler gelişme gösterirlerse (thrive) eskisinden daha üst düzeyde işlevsellik gösterirler (3). Buradan yola çıkarak, travmanın bir yıkım olabilmesinin yanında bireyin kendi hayatında aslında yeni bir şeyleri inşa etmenin habercisi de olabildiğini söylemek mümkündür. Kısacası travma sonrası büyüme kişinin travmatik olay öncesindeki hayatına kıyasla daha iyi işlevsellik kazanabilme durumudur. Dolayısıyla travmatik olaylar sonrasında olumlu gelişmeler ve değişimler yaşamak mümkündür.
Olumsuz yaşam olayları hayatımızın her alanında karşımıza çıkabilir. Travmatik bir deneyimin olumsuz etkilerini hafifletmek ve travma sonrası büyümeyi desteklemek için bu kavramları anlamak ve farkındalık geliştirmek büyük önem taşır. Ancak, pek çok kişi travma sonrası eskisinden daha güçlü ve işlevsel olabileceklerinin farkında olmayabilir. Bu süreçte, psikoterapi desteği almak bu farkındalığı kazanmak ve iyileşme yolunda önemli bir adım olabilir. Eğer siz de zorlu yaşam olaylarıyla baş etmekte güçlük çekiyorsanız, psikolojik destek almayı düşünebilirsiniz.
Kaynakça
American Psychiatric Association. Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disoders. 5th ed. Arlington, VA: American Psychiatric Publishing; 2013.
Ezerbolat, M., & Özpolat A.G.Y. (2016). Travma Sonrası Büyüme: Travmaya iyi yanından bakmak. Kriz Dergisi, 24(0), 20-28. https://doi.org/10.1501/kriz_0000000353.
Durkin, J., & Joseph, S. (2009). Growth following adversity and its relation with subjective well-being and psychological well-being. Journal of Loss and Trauma, 14(3), 228-234.
Dürü, Ç. (2018). Travma Sonrası Büyüme. Ufuk Üniversitesi. https://www.ufuk.edu.tr/uploads/page/enstituler/sosyal-bilimler/ensdergi/say-6/aay_dr.pdf adresinden erişildi. Erişim Tarihi: 27 Aralık 2021.
Inci, F., & Boztepe, H. (2013). Post Traumatic Growth: If something not killing could be strengthned? Journal of Psychiatric Nursing, 4(2), 80-84. https://doi.org/10.5505/phd.2013.29392
Comments