Sistemik bakış açısı, bireyi yalnızca kendi başına değil, parçası olduğu daha geniş sistemlerin (aile, arkadaş çevresi, iş, toplum vb.) bir unsuru olarak ele alır. Sadece odadaki kişi sayısına ilişkin bir terapötik yaklaşım olmaktan ziyade bir bakış açısıdır (1). Bu yaklaşım, yüzeydeki sorunlara odaklanmak yerine, bireyin etrafındaki ilişkiler ağını inceleyerek daha derinlerde yatan nedenleri anlamaya çalışır. Terapistler, bireyin yaşadığı problemleri daha geniş bir bağlamda değerlendirir ve ilişkilerdeki örüntüleri keşfederek daha kalıcı çözümler geliştirmeye yönelirler (1). Kişinin karşılaştığı zorluklar, çevresiyle kurduğu ilişkilerden bağımsız düşünülemez. Seans sırasında fiziksel olarak bulunmayan aile üyeleri ya da diğer önemli kişiler, terapistin sorularıyla adeta odaya davet edilir. Bu süreçte terapist, danışanın anlattıklarına bir de bu "görünmez" kişilerin bakış açısından bakmasını teşvik ederek, farkındalık ve bağlantılar kurmasına yardımcı olur (2). Çünkü bireyin yaşadığı zorluklar, içinde bulunduğu sistemin bir parçasıdır ve çözüm de bu sistemin içinden gelir. Terapistler, danışanların aile ve sosyal geçmişlerini inceleyerek güncel ilişkilerindeki tekrar eden sorunları ve çatışmaları daha iyi anlamayı amaçlar. Bu terapi yönteminde, terapist sadece danışanın kendi hikayesini değil, aynı zamanda onun etkileşimde bulunduğu tüm bireylerin hikayesini de dikkate alır.
Terapist, bir nevi "büyük resmi görerek", danışanın içinde bulunduğu bu yapılar içindeki döngüleri anlayarak, ilişkilerdeki gizli kalmış dinamikleri ortaya çıkarır (3). Tıpkı bir balıkçı ağı gibi, bireyin çevresiyle olan görünmez bağlarını ve bu bağların nasıl şekillendiğini keşfederek, ilişkilerde olumlu değişimler yaratmayı hedefler. Odada görünen tek bir birey olsa bile, aslında aile, iş arkadaşları, dostlar ve diğer sosyal çevresi de o odadadır.
Döngüsel Düşünme: Her Şey Birbiriyle Bağlantılı
Sistemik Terapi’nin döngüsel düşünme ilkesinde, bireylerin her bir davranışı, içinde bulundukları ilişki ağı içinde bir tepki oluşturur. Bu tepkilerde, danışanların içinde bulunduğu sosyokültürel bağlam, kuşaklararası aktarılan özellikler, kendi oluşturdukları kurallar, iletişim şekilleri, üstlenilen roller gibi etmenler ele anılır (4). Bu, etkileşimlerin basit bir neden-sonuç ilişkisi yerine, sürekli döngüsel bir yapı içinde çalıştığını gösterir. Örneğin, ailede bir bireyin tutumu, diğer üyelerin nasıl tepki vereceğini etkiler ve bu tepkiler ailenin genel dinamiğini şekillendirir. Bu nedenle, bir sorunun kökeni yalnızca bireyin kendi davranışlarından değil, aynı zamanda aile içindeki ilişkilerden ve çevresel faktörlerden de kaynaklanır. Yani, herkes birbirini etkiler ve bu etkileşimler sorunların çözümünde dikkate alınmalıdır.
Etiketlerden Kaçınma ve Güçlü Yanlara Odaklanma
Sistemik Terapi, bireyleri rahatsızlıklarına göre etiketlemeyi reddeder; sorunlardan ziyade bireyin güçlü yönlerine ve kaynaklarına odaklanır. Seansa getirilen güncel problemleri çözmek için, terapist, danışanın baş etme mekanizmalarını, içsel ve dışsal kaynaklarını araştırır (4). Bireylerin içinde bulundukları sistemlerde neler öğrendikleri, ne gibi inançlara sahip oldukları, zorlu yaşantılara nasıl açıklamalar getirdikleri anlamaya çalışılır. İstenmeyen semptomlar da dahil olmak üzere tüm davranışların, bireyin hayatında bir amaca hizmet ederek sistemin dengesini korumasında yardımcı olduğunu düşünülür. Yani bireyler artık işlevlerini yitirmiş iletişim döngülerinde, sınır ihlali olan ilişkilerde ve kalıplaşmış rollerde sıkışıp kalmıştır ve bunları bırakmakta sorun yaşamalarının gerekçeleri vardır. Terapist yaşanan soruna odaklanmaktan ziyade, bunu bireylerin ilişkilerinde nasıl ve neden sürdüğünü anlamaya çalışır. Bunu yaparken, hem bireyin hem de ilişkilerinin kendine has güçlü yönlerini ve kaynaklarını keşfetmek de sürecin bir parçasıdır.
Sistemik Terapi’de bireyin potansiyeline duyulan güven, terapinin temel yapı taşlarından biridir (5). Terapist, danışanı yargılamadan, yönlendirmeden dinler. Danışanların kendi içgörülerini geliştirmeleri için rehberlik eder, yeni bakış açıları kazandırır, ilişkilerinde sağlıklı sınırlar geliştirmesine yardımcı olarak iletişim stratejilerini öğretir. Sistemik Terapi’de, terapiye gelme kararı bile, değişim sürecinin başlangıcı olarak kabul edilir. Birey, terapiye katılmaya karar verdiğinde aslında dönüşüm sürecine girmiş olur (5).
Sistemik Terapi’de Kullanılan Teknikler
Sistemik Terapi teknikleri, danışanların sorunlarını anlamalarına ve çözüm yolları geliştirmelerine yardımcı olmak için çeşitli yöntemler içerir (6). Bunlardan biri olan Genogram, bireylerin aile yapısını ve ilişkilerini görsel olarak haritalayan bir araçtır. Standart soy ağaçlarından farklı olarak, aile üyeleri arasındaki psikolojik, duygusal ve davranışsal bağları da içerir. Genogramlar, kuşaklar arası dinamikleri analiz ederek belirli kalıpları (ilişkilerdeki sınır problemleri, iç içe geçme, boşanmalar, bağımlılıklar, sağlık sorunları vb.) fark etmeye ve danışanın geçmişine dair daha derin bir anlayış geliştirmesine yardımcı olur. Sistemik Terapi’de ilişki sınırları, bireylerin kendilerine ve başkalarına saygı duyarak, birbirlerinin alanlarına müdahale etmeden ilişki kurmaları ile ilgilidir (7). Sınırların belirsiz veya aşırı geçirgen olduğu durumlarda, "iç içe geçme" dediğimiz durum ortaya çıkabilir. Bu durumda aile üyeleri veya çiftler, birbirlerinin duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını fazla kontrol edebilir veya etkileyebilirler. Sınır problemleri, bireylerin kendilik algılarını kaybetmelerine ve ilişkilerde aşırı bağımlılık ya da çatışma yaşamalarına yol açabilir. Terapide sınırların sağlıklı bir şekilde kurulması, bireylerin ilişkideki rollerini netleştirir ve daha dengeli bir etkileşim sağlar. Dışsallaştırma, problemleri bireyin dışında konumlandırarak daha nesnel bir bakış açısı kazandırır. Pozitif geri bildirim, bireyin olumlu yönlerine vurgu yaparak öz güvenini artırır. Yeniden Çerçeveleme, sorunları farklı bir perspektiften değerlendirerek yapıcı bir anlayış geliştirmeyi sağlar. Pozitif Çerçeveleme, durumları olumlu bir dille yeniden ifade eder (7). Mucize Sorusu, danışanın sorunlarının olmadığı bir hayatı hayal etmesini sağlar ve hedef belirleme konusunda yardımcı olur. İstisna Sorusu, problemin ortaya çıkmadığı anları keşfederek çözümler üzerinde düşünmeyi teşvik eder. Derecelendirme, duygusal deneyimlerin yoğunluğunu ölçmeye yarar. Döngüsel Sorular, danışanın düşünce ve davranış döngülerini anlamasına yardımcı olur. Paradoksal Müdahale ise, danışanın sorunlarıyla yüzleşmesine ve bazı davranışları değiştirmesine neden olabilecek ters bir öneride bulunarak çözüm yollarını açar.
Sistemik Terapi, bireylere birçok farklı alanda kapsamlı destek sunmaktadır. Aile içi çatışmalar, evlilik sorunları, iletişim problemleri, boşanma, kronik hastalıkların yönetimi, psikosomatik sorunlar, çocuk ve ergen psikolojisi, madde bağımlılığı, özgüven problemi, cinsel sorunlar, duygudurum bozuklukları, yeme bozuklukları ve bipolar bozukluk gibi psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde de önemli bir rol oynamaktadır (8). Ayrıca, kayıp ve yas süreçlerinde bireylerin duygusal sağlığını korumalarına yardımcı olurken, travmatik olaylar, iş ve okul problemleri gibi zorluklarla başa çıkmalarına da rehberlik etmektedir.
Kaynakça:
Jenkins H.,&Asen K.(1992). Family therapy without the family: a framework for systemic practice. Journal of Family Therapy, 14(1),1-142.
Bott, D. (1994). A family systems framework for intervention with individuals. Counselling Psychology Quarterly, 7(2), 105-115.
Balcıoğlu, E., Gürmen, M. S., & Söylemez, Y. (2023). Systemic individual therapy: Therapeutic change from the perspective of clients and therapists. International Journal of Systemic Therapy, 35(1), 3–29. https://doi.org/10.1080/2692398x.2023.2243568
Söylemez, Y.,Kırhan H. (2024). Terapi Odasına Sistemik Bakış (1st ed.). Nobel Yayıncılık.
Gehart, D. R. (2014). Mastering competencies in family therapy: A practical approach to theories and clinical case documentation. Brooks/Cole Pub.
Heatherington, L., Friedlander, M. L., Diamond, G. M., Escudero, V., & Pinsof, W. M. (2015). 25 years of systemic therapies research: Progress and promise. Psychotherapy Research, 25(3), 348–364.
Haley, J. ve Hoffman, L. (1967). Techniques of family therapy. Basic Books, New York
Tramonti, F., & Fanali, A. (2015). Toward an integrative model of systemic therapy with individuals. Journal of Family Psychotherapy, 26(3), 178–189. https://doi.org/10.1080/08975353.2015.1067531
Comments