top of page

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü



Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti'nde Rafael Trujillo diktatörlüğüne karşı çıkan ve şiddet ve baskıyı protesto eden Mirabal kız kardeşlere karşı yapılan suikast girişimine istinaden, dünyanın dört bir yanındaki kadınların tecavüze, aile içi şiddete ve diğer şiddet biçimlerine maruz kalması konusunda farkındalık yaratmak amacıyla Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 25 Kasım’ı şiddetle mücadele günü ilan etmiştir (Robinson, 2006). Kadına yönelik şiddet, her türlü tehdit etme, özgürlükten yoksun bırakma ve zorlama sonucu fiziksel, cinsel, psikolojik ve/veya ekonomik zarar verme potansiyeli taşıyan cinsiyete dayalı şiddet eylemi anlamına gelmektedir (Akkaş & Uyanık, 2016).


Dünya Sağlık Örgütü’nün 2021 verilerine göre tüm dünyadaki 15-49 yaş arasında her 3 kadından biri ya yakın

ilişkide olduğu kişi tarafından fiziksel ve/veya cinsel şiddete ya da başkaları tarafından yine farklı şiddet türlerine maruz kalmaktadır (DSÖ, 2021). Türkiye istatistiklerine baktığımızda, Yüksel-Kaptanoğlu ve Çavlin (2015) tarafından 11247 haneden 7462 kadınla görüşme yapılan bir çalışmada, kadınların %36’sının fiziksel şiddete, %12’sinin cinsel şiddete, %30’unun ekonomik şiddete ve %44’ünün psikolojik şiddete maruz kaldığı görülmüştür. Uygulanan şiddetin, fiziksel, ruhsal ve sosyal olmak üzere birçok sonucu vardır. Depresyon, uyku bozuklukları, alkol kullanımı, intihar, yeme bozuklukları, anksiyete ve şiddetli baş veya beden ağrısı gibi bedensel belirtiler olmak üzere farklı fiziksel ve psikolojik sorunlar ortaya çıkmaktadır (Kumar vd., 2013; Satyanarayana vd., 2015; DSÖ, 2021).

Her ne kadar kadına yönelik yapılan şiddet bir anda ortaya çıkmış ve ani bir öfke patlaması ile gerçekleşmiş gibi görünse ya da kabul edilse de aslında şiddet eylemini gerçekleştiren kişinin davranışları bir döngü halinde gerçekleşmektedir. Şiddet döngüsü 6 aşamadan oluşmaktadır (de Lucena vd., 2016):


1. Kurgu: Şiddeti uygulayan kişi şiddet davranışında bulunmak için uygun zemini hazırlar,

2. Hazırlık: Ufak konular bile gerginlik yaratmaya başlar, şiddeti uygulayan sözleri ve davranışlarıyla karşı tarafı tehdit etmeye ve korkutmaya başlar, aşağılama ve küçük görme devam eder,

3. İstismar: Şiddet gerçekleşir ve türleri değişiklik gösterebilir,

4. Suçluluk: Şiddeti uygulayan kişi uyguladığı şiddetin sonuçlarıyla karşılaşmamak için utanç duyar ve pişmanlık belirtisi gösterir,

5. Rasyonelleştirme: Suçu uygulayan davranışları için bahaneler oluşturur ve şiddete maruz kalanı suçlar,

6. Normal Davranış: Maruz kalan kişi üzerinde tekrar kontrol kurabilmek için geçici sakin bir ortam oluşur, suçu işleyen kişi sanki hiçbir şey olmamış gibi davranır. Bu aşamada amaç, şiddete maruz kalanı ilişkide tutma ve bu ilişki biçiminin normal olduğunu göstermedir. Bu aşamaya “balayı aşaması” da denmektedir.




Bu döngünün içerisinde kalan şiddet mağduru kadın zamanla hem kendi hem de başkasının duygu ve düşüncelerini net bir şekilde görememeye ve anlamlandıramamaya, duygusal bağımlılık hissetmeye ve bir birey olarak kimlik hissini kaybetmeye başlar (Both vd., 2019).


Kadına yönelik şiddet eyleminde bulunan kişinin yanı sıra birçok dış etken bu şiddeti arttırmaya ve meşrulaştırmaya devam etmektedir. Şiddeti arttıran en önemli unsurlardan biri “mağduru suçlama” olgusudur. Avrupa ülkelerinde yapılan bir çalışmada katılımcılara, kadına yönelik şiddette kadınların kışkırtıcı tavır ve davranışlarının kadına yönelik aile içi şiddetin bir nedeni olup olmadığı sorulmuştur (Gracia vd., 2014). Toplamda 15 ülkeden toplanan anket sonuçlarına göre tüm katılımcıların ortalama %52’si kadının kışkırtan davranışlarını şiddetin nedenlerinden biri olarak gördükleri ortaya çıkmıştır. Görüldüğü üzere, şiddete maruz kalan kadın, her hareketi sebebiyle gerek şiddet eylemini gerçekleştiren kişi gerekse çevresindeki kişiler tarafından sürekli eleştirilmektedir (Flood & Pease, 2009). Şiddete maruz kalan kadını suçlamak, sadece suçu işleyen kişinin hareketlerini kolaylaştırıp davranışlarını meşru kılmakla kalmaz aynı zamanda kadının maruz kaldığı şiddeti anlatması ve yardım isteme davranışı önünde bir engel haline gelir (Martín-Fernández vd., 2018). Bunun yanı sıra, toplum tarafından boşanmaya yönelik tutumlar, sosyal destek eksiği ve şiddetin toplum tarafından tanımlanışı da kadına yönelik şiddet konusundaki diğer önemli etmenlerdir (Flood & Pease, 2009).


Kadına yönelik şiddet ile mücadele alanında neler yapılması gerektiği düşünüldüğünde ise, özellikle önleme ve müdahale programları çok büyük önem taşımaktadır. Araştırmalar kadınların sosyokültürel, ekonomik ve psikolojik açıdan şiddete karşı yeterli bilgiye sahip olmadıklarını ve kaynaklarının olmadığını, aynı zamanda kendilerine uygulanan çeşitli şiddet türlerini normalize etme eğilimlerinin olduğunu göstermiştir (Naçar ve ark., 2009; Boyacıoğlu, 2016;). Bu nedenle, bireysel düzeyde, hem hukuki hakları hem de şiddetin psikolojik ve sosyokültürel boyutu hakkında bilgilendirme çalışmalarının yapılıp, kadınların kaynaklarının güçlendirilmesi çok önemlidir.


İyileşme sürecinde, bireysel düzlemde, yeniden mağdur olma ve şiddet döngüsünü kırmak için psikolojik ve hukuki destek alınmasının çok önemli bir yeri olduğu gibi, aynı zamanda toplumsal iyileşmenin de göz önünde bulundurulmalıdır. Bunun için bu alanda çalışan sivil toplum kuruluşlarının, sığınma evlerinin sayısının ve bilinçlendirme çalışmalarının arttırılması, hukuki haklarla ilgili yasal düzenlemelerin yapılması ve uygulanması gibi konulara odaklanılıp sistemin içinde toplum odaklı değişiklikler yapılması gerekmektedir. Bu noktada, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı ve Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV) gibi dernekler aktif bir şekilde çalışmalarını gerçekleştirirken, devlet temelli çalışmalar da sürdürülmekte ve her ilçede şiddete maruz kalan kadınların başvurabileceği Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM) bulunmaktadır.


Son olarak, müdahale çalışmalarındaki etkinliği arttırmanın yanında, önleme çalışmalarına dahil olmak da uzun vadede kadına şiddet olgusunu azaltmada önemli bir strateji olarak kabul edilmektedir. Bu açıdan, kadına yönelik şiddet konusunda kadınları bilinçlendirmek ve kaynaklarını güçlendirmek kadar erkeklerin de erken yaştan itibaren toplumsal cinsiyet ve şiddet temelli konularda bilgilendirilmesi çok daha etkili sonuç verecektir. Konuyla ilgili yapılan iki yıllık etnografik bir çalışmada, kadına yönelik şiddette bulunan erkeklerle nitel görüşmeler yapılmış ve şiddeti erken yaştan itibaren önlemeye yönelik hangi temel bileşenlere gerek olduğu konusunda bakış açıları sorulmuştur (Morrison vd., 2017). Çalışmanın sonucuna göre beş ana tema ortaya çıkmıştır: a) erkek çocuklarına sağlıklı ilişkiler üzerine bilgi vermek, b) kadına saygı duymayı aşılamak, c) iletişim ve öfke kontrolü üzerine etkili baş etme yolları öğretmek, d) erkek çocuklarına rol model olabilecek mentorluk programlarını okul eğitiminin içinde yapılandırmak ve e) şiddet mağduriyetine tanık olmanın ve mağduriyeti yaşamanın olumsuz etkilerini öğretmek. Son olarak çalışmaya katılan katılımcıların ortak bir kanıya vardığı görülmüştür: Şiddet evde öğrenilen bir davranıştır ve eğer önleme çalışmaları yapılmazsa nesillerce bu şiddet döngüsü devam edecektir.


Metta Psikoterapi olarak, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde, şiddetin ve şiddeti sürdüren tüm bireysel, toplumsal, sosyokültürel ve politik mekanizmaların dönüştürülmesinin önemine vurgu yaparak; dayanışmayla birey ve toplum temelli değişimlere dahil olmak gerekliliğini hatırlatmak isteriz.



Kitap önerisi: Kadının Hiç Suçu Yok                            Yazar: Jess Hill



Kaynakça


Akkaş, İ., & UYANIK, Z. (2016). Kadina Yönelik Şiddet. Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi SBE Dergisi, 6(1), 32-42. https://dergipark.org.tr/en/pub/nevsosbilen/issue/19741/211291 adresinden erişildi.


Both, L. M., Favaretto, T. C., & Freitas, L. H. (2019). Cycle of violence in women victims of domestic violence: Qualitative analysis of OPD 2 interview. Brain and Behavior, 9(11). https://doi.org/10.1002/brb3.1430


Boyacıoğlu Bal, İ. (2016). Dünden bugüne Türkiye'de kadına yönelik şiddet ve ulusal kadın çalışmaları: Psikolojik araştırmalara davet. Türk Psikoloji Yazıları, 19(Özel Sayı), 126-149.


de Lucena, K. D. T., Deininger, L. D. S. C., Coelho, H. F. C., Monteiro, A. C. C., de Toledo Vianna, R. P., & do Nascimento, J. A. (2016). Analysis of the cycle of domestic violence against women. Journal of Human Growth and Development, 26(2), 139-146. http://dx.doi.org/10.7322/jhgd.119238


Flood, M., & Pease, B. (2009). Factors influencing attitudes to violence against women. Trauma, Violence, & Abuse, 10(2), 125-142. https://doi.org/10.1177/1524838009334131


Gracia, E. (2014). Intimate partner violence against women and victim-blaming attitudes among Europeans. Bulletin of the World Health Organization, 92(5), 380-381. https://doi.org/10.2471/blt.13.131391


Kumar, A., Nizamie, S. H., & Srivastava, N. K. (2013). Violence against women and mental health. Mental Health & Prevention, 1(1), 4-10.


Martín-Fernández, M., Gracia, E., & Lila, M. (2018). Assessing victim-blaming attitudes in cases of intimate partner violence against women: Development and validation of the VB-IPVAW scale. Psychosocial Intervention, 27(3), 133-143. https://doi.org/10.5093/pi2018a18


Morrison, P. K., Miller, E. P., Burke, J., Cluss, P., Fleming, R., Hawker, L., George, D., Bicehouse, T., Wright, K., & Chang, J. C. (2017). Adult male perpetrators’ perspectives on what prevention approaches work best for young boys at risk of future intimate partner violence perpetration. Journal of Aggression, Maltreatment & Trauma, 27(2), 179-198. https://doi.org/10.1080/10926771.2017.1320346


Naçar, M., Baykan, Z., Poyrazoğlu, S. ve Çetinkaya, F. (2009). Kayseri ilinde iki sağlık ocağı bölgesinde kadına yönelik aile içi şiddet. TAF Preventive Medicine Bulletin, 8(2), 131-138.

Robinson, N. (2006). Women's political participation in the Dominican Republic: The case of the Mirabal sisters. Caribbean Quarterly, 52(2-3), 172-183. https://doi.org/10.1080/00086495.2006.11829706


Satyanarayana, V. A., Chandra, P. S., & Vaddiparti, K. (2015). Mental health consequences of violence against women and girls. Current Opinion in Psychiatry, 28(5), 350-356. https://doi.org/10.1097/yco.0000000000000182


Yüksel-Kaptanoğlu, İ., Çavlin, A. Ve Akadlı Ergöçmen, B (2015). Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, Ankara: Elma Teknik Basım Matbaacılık. http://www.openaccess.hacettepe.edu.tr:8080/xmlui/handle/11655/23338 adresinden erişildi. Erişim tarihi: 22 Kasım 2021


Violence against women. (2021, Mart 9). WHO | World Health Organization. https://www.who.int/news-room/fact-sheets/detail/violence-against-women adresinden erişildi. Erişim tarihi: 18 Ekim 2021

World Health Organization. (‎2009)‎. Promoting gender equality to prevent violence against women. World Health Organization. https://apps.who.int/iris/handle/10665/44098 adresinden erişildi. Erişim tarihi: 20 Ekim 2021


Comments


bottom of page