Dünya Sağlık Örgütü, cinsel sağlığı cinsellikle ilgili fiziksel, zihinsel ve sosyal olarak tam bir iyilik hali şeklinde tanımlamaktadır (1). Tam bir iyilik haliyle kastedilen, cinsel sağlığın sadece cinselliğe yönelik yaşanabilecek çeşitli bozuklukların veya cinsel yolla bulaşan hastalıkların eksikliğiyle tanımlanmamasıdır. Cinsel sağlıktan söz edebilmemiz için aynı zamanda cinsel ilişkilere ve cinselliğine karşı saygılı, olumlu yaklaşımlarla, şiddetten ve ayrımcı bakış açılarından uzak güvenli ve keyifli cinsel deneyimlerin var olması gerekmektedir. Cinsel sağlık, cinselliğin bir zorunluluk olarak yaşanmadığı, kişiliği, kişisel ilişkileri ve yaşamı zenginleştiren bir kavramdır (2). Kişinin cinselliğini mutlu, güvenli, keyifli ve zarar görmediği bir şekilde yaşaması cinsel sağlığın ön koşullarındandır. Saygılı ve güvenli bir şekilde yaşanan cinsellik, hayatı ve ilişkileri daha doyurucu hale getirir.
Tüm bireylerin cinsel haklarının korunarak, cinsel yönelimleri ve tercihleri ne olursa olsun cinselliği istedikleri kişiler ile istedikleri gibi yaşamaları cinsel sağlığın belirleyici faktörüdür. Ancak özgür seçimlere dayanan cinsel yakınlıklar söz konusu ise cinsel sağlık mümkündür. Cinsel sağlık yaklaşımı, cinsiyet ayırmaksızın genç, yaşlı tüm bireyleri kapsayarak bu konuya yönelik farkındalığı artırmayı amaçlamaktadır (2).
Cinsellik doğum öncesi başlayıp ömür boyu devam eden ve sadece cinsel ilişkiyle sınırlanmayan çok boyutlu bir kavramdır (1). Elbette cinsel bir varlık olan insanın bedensel, zihinsel ve psikolojik bütünlüğünü sağlamada cinsellik oldukça kritik bir öneme sahiptir. Bireysel sağlık için öneminin yanında, içinde yaşanılan toplum, birtakım kültürel ve ahlaki kodlar, inanışlar ile şekillenen cinsellik, toplumsal sağlık açısından da oldukça önemli bir yerdedir. Bu alanda yaşanan sağlık sorunları, ruhsal ve toplumsal sağlığı en fazla etkileyen sağlık sorunlarının başında gelmektedir (2).
Toplumsal ve geleneksel kodlar, bireylerin içinde yetiştiği aile ve yakın çevre, cinsel yaklaşımları belirlemede ve birtakım işlev bozukluklarının gelişmesinde maalesef oldukça etkilidir. Cinsel mitler, cinselliğin yasaklanması ve rahatça konuşulamaması, cinselliğe yönelik olumsuz tutumların sergilendiği geleneksel kalıplar ve tutucu yaklaşımlar cinsel sağlığın gelişimini sekteye uğratmaktadır. Biyopsikososyal bir varlık olan insanın cinselliğini anlamak için cinsel sağlık konusuna çok boyutlu yaklaşmak önemlidir. Bireylerin sağlıklı ve doyurucu bir cinsel yaşam sürdürmelerinde tıbbi, psikolojik ve sosyokültürel unsurların hesaba katılması gerekmektedir.
Cinselliğin zor konuşulması bu alana yönelik yaşanan sorunların gizlenmesine, birtakım mitler ile etiketlenmesine neden olarak yaşanan sorunları artırmakta ve çözüm süreçlerini zorlaştırmaktadır. Örneğin; cinselliğin tabu haline getirilmesi, cinsel eğitimin yeteri kadar verilmemesi veya bekaretin önemsenmesi kadınlarda en yaygın bilinen vajinismus gibi cinsel işlev bozukluklarına, erkeklerde ise cinsel istek ve boşalma ile ilgili cinsel işlev bozukluklarına neden olabilmektedir (2). Bireylerin ve toplumların sağlıklı gelişimi ancak cinsel sağlığın öneminin kavranması, cinselliğe yönelik eğitimlerin artırılması, cinsel hakların tanınması ve benimsemesi ile mümkündür.
Tüm bunlarla cinsel sağlığı aşağıdaki gibi anlamlandırmak önemlidir:
Cinsellik, yaşamın doğal bir parçasıdır.
Cinsellik, tüm insanlara özgüdür ve kişiliğin ayrılmaz bir parçasıdır.
Cinsellik bedensel, psikolojik, toplumsal ve duygusal olarak çok boyutludur.
Cinsellik farklı yollarla ifade edilebilir ve yaşanabilir.
Cinsel ilişki, zorlama ve şiddetten uzak olmalıdır.
Cinsel yaşam karşılıklı saygı ve güven üzerine temellendirilmelidir.
Her bireyin cinselliğini özgür seçimleri ile yaşama hakkı vardır.
Cinsel haklar özgürlüğe, onura ve eşitliğe dayanan evrensel insan haklarıdır.
Kaynakça
Cinselliğe ve Cinsel Sağlığa Genel Bakış - DergiPark. (t.y.). https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/719139 adresinden erişildi. Erişim tarihi: 30 Ağustos 2022.
Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği (CETAD). Cinsel Yaşam ve Sorunları. 2008.
Comments