Neden 30 Mart Dünya Bipolar Günü?
Ölümünden sonra bipolar bozukluk teşhisi konan Vincent Van Gogh’un doğum günü olan 30 Mart, her yıl Dünya Bipolar Günü olarak, bipolar bozukluklara farkındalık getirmek ve sosyal damgalamayı ortadan kaldırmak amacıyla dünyada kutlanmaktadır (1).
Bipolar Bozukluk Nedir?
Bipolar bozukluk, tıpkı depresyon gibi bir duygudurum bozukluğudur. Bipolar kelimesi “iki uçlu” anlamına gelmektedir ve bu bozukluğa sahip bireyler, iki yönlü duygusal yükselmeler (mani) ve düşüşler (depresyon) arasında aşırı ruh hali değişimleri yaşarlar (2). Depresyonu olan bireylerde duygusal ve fiziksel hareketlilik düzeylerinde düşme görülürken, bipolar bozukluğa sahip bireylerde depresyona ek olarak yüksek modda oldukları dönemler (hipomanik ya da manik dönem) görülür.
Depresif dönemde mutsuz hissetme, isteksizlik ve ilgi kaybı gibi durumlar gözlemlenirken, mani dönemine giren bireylerde aşağıdaki durumlardan en az üçü kendini göstermektedir (3):
Yüksek özgüven (dünyadaki yoksulluğu azaltabileceğine inanma, doktorayı bir senede bitirebileceğini düşünme vb.)
Az uykuyla dinlenme/Uykuya ihtiyacın azalması
Yükselmiş fiziksel aktivite (bir proje için aralıksız 40 saate kadar çalışma vb.)
Yargılama kapasitesinde kayıp (riskli maddi yatırımlar yapma, korunmasız cinsel ilişkiye girme vb.)
Hızlı konuşma
Fikirlerin uçuşması (konuşmanın başladığı noktadan uzaklaşması ve daha çok monolog gibi görünmesi)
Dikkat dağınıklığı (normalde dikkat çekmeyecek kadar kısık seslerden dikkatin dağılması vb.)
Bipolar bozukluk, hastaların psikotik özellikler (delüzyon, halüsinasyon vb.) gösterebilmeleri nedeniyle şizofreni ile; dikkat dağınıklığı ve ajitasyon (yerinde duramama ve kıpır kıpır olma durumu) nedeniyle de dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ile sıklıkla karıştırılabilmektedir.
Bipolar bozukluk için en iyi tedavi yöntemi olarak, ilaç ve terapi sürecinin beraber götürülmesi tavsiye edilmektedir (2).
Neden Bipolar Bozukluk Oluşur?
Kesin bir nedeni olmamakla birlikte genetik yatkınlığa sahip olmak, bipolar bozukluğun ortaya çıkmasında önemli bir etkendir; fakat yine de hastalığın oluşumunu garanti etmez. Yaygınlıkla çevresel tetikleyicilere (aşırı stres, çocuklukta duygusal ihmal veya istismar, madde kullanımı vb.) maruz kalmanın bu yatkınlığa sahip bireylerde hastalığı tetiklediği bilinmektedir (4). Bunun yanı sıra, bipolar bozukluğu olan bireylerin ailesindeki bireylerde sadece bipolar değil, depresyon görülme riskinin de yüksek olduğu bilinmektedir. Bireyin hayatındaki önemli değişiklikler de (yakın birinin kaybı, çocuk doğurma, evlilik, boşanma, kaza sonucu engelli kalma, ani iş kaybı vb.) bipolar bozukluğun, genetik yatkınlığı olan kişilerde ortaya çıkmasını tetikleyen durumlardır. Tüm bu durumlar bireyin hastalığı geliştirmesinde tetikleyici faktör olabilirken, tam olarak nasıl etkiledikleri henüz bilinmemektedir.
Bipolar Bozukluk Günlük Hayatta Kendini Nasıl Gösterir?
Bipolar bozukluğu olan bireylerde iki uçlu duygudurum süreçleri farklı şekillerde gözlemlemebilir. Enerjik oldukları dönemde çok üretken ve yüksek özgüvene sahip olmalarından dolayı kendilerini çok iyi hissederler, bunu bir hastalık gibi görmezler ve bu da genelde tedaviyi kabul etmemelerine sebep olur. Zaman zaman çelişkili davranışlar da görülebilir. Örneğin, bir cenazede çok enerjik ve mutlu hissederken, eğlenceli bir film esnasında aşırı üzüntülü ve umutsuz hissedebilirler (5). Her ne kadar ilk başlarda üretkenlikte artış görülse de, hastalığın artan şiddeti ile birlikte kişi dikkatini toplamakta güçlük çeker ve karar vermesi zorlaşır. Tehlikeli cinsel aktivitelere girme ve yüksek riskli kararlar verme gibi nedenlerle kendisi ve çevresi zarar görebilir. Azalan uyku ihtiyacı nedeniyle saatlerce uykusuz kalan bu kişilerde hafıza sorunları oluşmaya başlar. Sürekli alçalan ve yükselen düzensiz duygudurumlarından dolayı ilişkilerini sürdürmeleri zor bir hal alır (3).
Bipolar bozukluğu olan bireyler, manik döneme girdiklerinde huzursuzluk hissedebilirler ve çok yüksek enerjiden kaynaklı hareketlilikle başa çıkmak için alkol ve madde kullanımında bulunabilirler; ki bu da hastalığın seyrini kötü yönde etkilemektedir. Bunun yanında, iş performansları mani döneminde çok iyiyken, depresyon döneminde yataktan çıkmakta bile zorlanabilecekleri için istikrarlı bir şekilde işe hayatlarını sürdüremeyebilirler. Boşanma, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve istenmeyen gebeliklerin yanı sıra, iş kaybı ve mali zorluklar dahil olmak üzere birçok olumsuz sonuçla karşı karşıya kalabilirler (6).
Gündelik hayatta deneyimlenen bu zorlukların yanı sıra, bipolar bozukluğa sahip bireylerde, kendilerini etiketleme davranışı görülebilmektedir. Bireyin kendini etiketlediği bu süreçte, duygusal olarak gerçekten ne hissettiğini anlaması güçleşebilir, insanların onu anlamadığını düşünüp kendisini sosyal hayattan izole edebilir, kontrolsüzlük hissinden dolayı geleceğe dair umutları azalabilir ve bu da kendi hakkında yetersizlik hissi oluşturmasına sebep olabilir (7).
Tedaviye uyum sağlayıp gerekli psikososyal desteği aldıkları ve hayatlarını rutine soktukları takdirde stabil ilişkiler kurup, dengede bir hayat sürdürebileceklerini unutmamak çok önemlidir (8). Her ne kadar yukarıda sayılan özellikler hastalığın belirtileri olsa da tıpkı diyabet hastalığı gibi tedaviye uyum sağlandığında birey için durum kontrol edilebilir hale gelebilir. Bunu göz önünde bulundurarak, bipolar bozukluğu olan bireylerin her zaman işlerinde sıkıntı yaşayacaklarını, ilişkilerinin hiçbir zaman iyiye gitmeyeceğini ve hep riskli davranışlarda bulunacağını düşünerek etiketleme yapmak hastaların kendilerine ve yaşamlarına dair umutlarının azalmasına sebep olmaktadır (5). Sosyal destek eksikliğinin tedavinin önüne geçen en önemli faktörlerden biri olduğunu unutmamak bu hastalara yardımcı olabilmemiz için çok kritik bir yere sahiptir.
Bipolar Bozukluğu Olan Tanıdığıma Nasıl Yardımcı Olurum?
Bipolar bozukluğun nasıl bir hastalık olduğunu öğrenin ve yeni bilgiler edinin.
Bipolar bozuklukla ilgili risklerin farkında olun. Bazen, bipolar bozukluk, arkasından gelebilecek olan başka hastalıkların (örn. şizofreni) habercisi olabilir.
Bunun tıpkı diyabet ve tansiyon gibi bir hastalık olduğunu, bir karakter kusuru veya zayıflık olmadığını bilin.
Yakınınızı tedavi olma konusunda destekleyin. Örneğin, dikkati çok dağınık olduğu için ilacını veya terapi seans tarihlerini unutabileceğinden dolayı ona hatırlatmalar yaparak destek olabilirsiniz.
Bipolar bozuklukta mani döneminde genelde birey kendini iyi hissettiği için tedavi almayı istemeyebilir veya tedaviyi yarıda bırakabilir. Bu gibi durumlarda, bunun hastalığın bir özelliği olduğunu ve tedaviye başlamasının/devam etmesinin önemli olduğunu hatırlatabilirsiniz.
Her ne kadar konuşurken çok hızlı ve birbirinden bağlantısız düşüncelere sahip olabilseler de dediklerini dinleyin ve anlamaya çalışın. Duygu ve düşüncelerini sadece hastalık belirtisi olarak görmeyin. Aktif bir dinleyici olarak sakin olun, dikkatinizi verin ve tartışmalara girmeye çalışmayın.
Kişi, mani ve depresif dönemlerinde, kendisi üzerinde kontrolü olmadığına inanır. Kendilerini umutsuz ve yardımsız kalmış hissedebilir. Bu nedenle onun yanında olduğunuzu hissettirin ve hastalığın iyi seyri için yapabileceği bir şeyler olduğunu ona gösterin.
Semptomları kötüleşirse olası risklerin (tehlikeli cinsel birliktelik, intihar, çok para harcama, riskli araba kullanımı vb.) önüne nasıl geçeceği konusunda beraber plan yapın. Bu hazırlık, her ikinizin de geleceğe dair daha güvenli hissetmenize yardımcı olacaktır.
Bipolar bozukluğa sahip bireylerin rutinleri olması çok önemlidir. Yemek yeme, çalışma, uyuma ve sosyal aktiviteye ayrılan zamanın planlı olmasına yardımcı olabilirsiniz. Bu, kişinin aşırı strese girmemesini sağlayacak ve duygudurumundaki dalgalanmaların önüne geçecektir.
Bu bireylerin depresyon ve mani dönemlerine geçişlerde sirkadiyen-günlük beden ritimlerinin bozulması tetikleyicidir. Bunun için yakınınızın uyku hijyenine dikkat etmesini sağlayarak ve günde belli bir saat uyku almasını teşvik ederek beden ritimlerinin düzende olmasına yardımcı olabilirsiniz. Örneğin, uyuması gereken saatte ışıkların tamamen kapalı olmasına, sesin olmamasına veya uykuyu destekleyici ve stres azaltıcı egzersizleriyapmasına dikkat edebilirsiniz.
Dürtüsellik ön planda olduğundan dolayı mani dönemine girdiklerinde finansal olarak riskli ve geri dönülmesi zor kararlar verebilirler. Bunun önünde geçmek için, ev ekonomisinin ve kredi kartlarının sorumluluğunu üstlenmeyi teklif ederek mali istikrarlarını korumalarına yardımcı olabilirsiniz.
Depresyon dönemine girdiklerinde intihar veya kendine zarar verme riskleri yüksek olduğundan, tehlike oluşturabilecek eşyaları (bıçak, ilaç vb.) evden uzaklaştırabilirsiniz. İntihar düşünceleri olduğunu fark ettiğinizde, düşüncelerin dalgalı bir şekilde zihnine gelebileceğini ve aslında intihar etmek istemiyor olabileceğini kendisine söyleyebilirsiniz. İntihar riski olan durumlarda, mutlaka bir psikolog veya psikiyatriste danışmak faydalı olacaktır.
Kendi fiziksel ve psikolojik sağlığınıza dikkat edin. Bipolar bozukluğu olan yakınınıza yardımcı olabilmek için, tıpkı uçaktaki acil durum maskelerini önce kendinize sonra çocuğunuza takmanız gerekmesi gibi, önce kendi sağlığınıza dikkat etmelisiniz.
Bipolar bozukluk, genellikle hayat boyu süren bir hastalıktır. Yakınınızın sorumluluğunu üstlenmeye veya onu “düzeltmeye” çalıştığınız bir döngüye kapılmak bir yanılsama olacaktır. Amaç, yakınınıza destek mekanizması olarak yaşamlarında var olmak ve modlarındaki dalgalanmalarının önüne geçebilmek için onlara yardımcı olmaktır (8,9,10,11).
Son olarak, bu bireyler hastalıklarıyla yaşamayı kabul ettiklerinde, hastalıklarını yönetebilmenin sorumluluğunu aldıklarında ve günlük olarak nasıl başa çıkacaklarını öğrendiklerinde hastalığın seyri onlar için çok daha iyi olmaktadır. Tüm bunların yanında, kendilerine yardımcı olan sosyal çevreyi hissettiklerinde geleceğin umutsuz olmadığını ve kendileri için yapabilecekleri bir şeylerin olduğunun farkına varabilirler. Bu nedenle, hastalığa dair etiketleme yapmamak, hastalığın bir karakter bozukluğu değil, beyin hastalığı olduğunu bilmek, riskleri azımsamamak ve bireyin duygularına ve düşüncelerine alan açıp onu anlamaya çalışmak bipolar bozukluğu olan bireylere yardımcı olabilmek için önemli tutumlardır.
Kaynakça
Yalçın, N. (2019). Psychopharmacology & polypharmacy. Psychiatry and Clinical Psychopharmacology, 29, 410-411. Retrieved from https://www.proquest.com/scholarly-journals/psychopharmacology-amp-polypharmacy/docview/2584046263/se-2?accountid=11893
American Psychiatric Association, D. S., & American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders: DSM-5 (Vol. 5). Washington, DC: American psychiatric association.
Morrison, J. R. (2016). Duygudurum Bozuklukları. In DSM 5 I Kolaylastiran Klinisyenler icin Tani Rehberi: DSM-5 made easy the clinicians guide to diagnosis (1st ed., pp. 108-138). Nobel Akademik.
Rowland, T. A., & Marwaha, S. (2018). Epidemiology and risk factors for bipolar disorder. Therapeutic Advances in Psychopharmacology, 8(9), 251-269. https://doi.org/10.1177/2045125318769235
Sajatovic, M., Jenkins, J. H., Safavi, R., West, J. A., Cassidy, K. A., Meyer, W. J., & Calabrese, J. R. (2008). Personal and societal construction of illness among individuals with rapid-cycling bipolar disorder: A life-trajectory perspective. The American Journal of Geriatric Psychiatry, 16(9), 718-726. https://doi.org/10.1097/jgp.0b013e3180488346
Miller, K. (2006). Bipolar disorder: Etiology, diagnosis, and management. Journal of the American Academy of Nurse Practitioners, 18(8), 368-373. https://doi.org/ 10.1111/j.1745-7599.2006.00148.x
Latalova, K., Ociskova, M., Prasko, J., Kamaradova, D., Jelenova, D., & Sedlackova, Z. (2013). Self-stigmatization in patients with bipolar disorder. Neuroendocrinol Lett, 34(4), 265-72.
Russell, S. J., & Browne, J. L. (2005). Staying well with bipolar disorder. Australian & New Zealand Journal of Psychiatry, 39(3), 187-193. https://doi.org/10.1080/j.1440-1614.2005.01542.x
Jönsson, P. D., Wijk, H., Skärsäter, I., & Danielson, E. (2008). Persons living with bipolar disorder—Their view of the illness and the future. Issues in Mental Health Nursing, 29(11), 1217-1236. https://doi.org/10.1080/01612840802370764
Lim, L., Nathan, P., O'Brien-Malone, A., & Williams, S. (2004). A qualitative approach to identifying psychosocial issues faced by bipolar patients. The Journal of Nervous and Mental Disease, 192(12), 810-817.
NIMH » bipolar disorder. (2020, January). NIMH » Home. https://www.nimh.nih.gov/health/topics/bipolar-disorder adresinden erişildi. Erişim tarihi: 10 Mart, 2020
Comments